28 Kasım 2015 Cumartesi

Niye ?

Geçtiğim şehirlerin arasında en güzeli burası
Burası senin varlığınla yıkanmış bir katedral
Büyük eski ve ihtişamlı,olsaydım eğer lal
Dermiydin gitme kal ? bu yola çıkmış bir sal

Fırtına büyük dayanamaz gözlerine bakmaya
Gök kuşağını alet etme kadın bakamam yoksa
Ben bir lepriconum ve sandığım sen dolu
Benden çok sen varsın,gece karanlık soluk

Soluklarım yavaş günlerim manasız neden ?
Var oluş sebebi nedir ? sebebin nedir kadın ?
Seni sandığımdan çıkarmaya geceleri korkarım
Bu kadar basit değil sezgilerim doğru ezelden

Ben diyebilirim denedim,sen diyebilirsin giderim
Bu varoluş saplantısı hepimizi delirten bir kedi
Ve ben seni beslemeyi uzun süre önce bıraktım
Bana diyebilirsin deli,çünkü özümde silemezsin beni

17 Kasım 2015 Salı

Senin Hikayen

Senin hikayen;

Derinlerde armağan gibi ama değil midir ilk gelişte hep melek
İndikçe derinlere tanıdıkça seni bağlanmak elde değildi ve oldu
Olan olmuştu jupiterin ihtişamıyla boyanmıştı gözlerim
Dedim ya olan oldu günler geçti gündüz geceyi kovaladıkça

Bitmez dedikçe bitti içimdekiler içindekiler birşeyler bitti
Çok çok derinlerde ateş söndükçe söndü ve bir kış gününde
Lanet soğuk bir kış gününde tomurcuklanan bir ağaç gibi
Aslında tomurcuk açamazdı ama ağaç bile denemişken biz niye dedim

Sen oku kelimeleri yüzümden,herşey biter geriye gün kalır
Dün biter elinde yeni bir gün kalır gün yaşadıkça vardır
Ve gidişlerimiz,yüksekten düşüşlerimiz kanatmaz acıtır
Acılarımı sakla ve gün batımına doğru sür git bu kentten.